Merhaba sevgili okuyanlar,
Bu haftaki konumuz çocuklardaki öfke, altındaki sebepler ve çocukların psikolojilerine etkileri.
Hepinizin bildiği üzere öfke bir duygu. Fakat öfke duygusunu hissetmek ile öfkeli davranışlar
sergilemek birbirinden farklı. Ebeveynler öfkenin altındaki gerçek duygu ya da ihtiyacı göremezlerse,
istenmeyen davranışların sıklığı ve öfkenin şiddeti artabilir. Burada önemli olan çocuğun öfkesini nasıl
yönetmesi gerektiğini öğretebilmektir. Öfkeyi yok saymak değil. Çünkü çocuklar duygu ve davranışları
bir yetişkin kadar anlamlandıramayabilir.
Peki okul öncesi ve okul döneminde çocuklar neden bu kadar öfkeli? Toplum olarak üzerini örtmek,
görmezden gelmek, benzetmeler yapmak ( babası da küçükken böyleydi, aynı annesi vb…)
düşünmekten uzak davranışlar konusunda üzerimize yok. Öfkelenen çocuğa gülmek ki bu, çocuk için
çok karmaşık bir durum olur. Bunun sonucunda dikkat çektiğini fark edebilir, isteklerini bu yolla elde
etmeye doğru davranışlarda bulunabilir ya da düşüncelerinin önemsenmediği hissiyatına kapılabilir
veyahut da alay edildiği fikri ile kendisini daha da kötü hissedebilir.
Çocuğun en temel ihtiyaçlarından sevgi ve beslenmeden sonra oyun geldiğini söylemiştik. Bunlardan
herhangi birinde boşluk olduğunda çocuklar mutsuz olur. Yaş grubuna grubuna bağlı olarak kendisini
tam anlatamayabilir. Anlaşılmamak çocuğun öfkelenmesine neden olabilir. Anlaşılmadığını düşünen
çocuk hissettiği duyguyu nasıl anlatacağını bilemediği için, yerine farklı davranışlar geliştirirler.
Bunların bir çoğunu tesadüf bulurlar. Anne\ babaların çocuğun davranışları karşısında verdiği tepki
davranışın sıklığını belirler.
Unutmayınız çocuklar taklit ederek öğrenir çoğu kez. Öfkeli bir çocuğun davranışlarını büyük olasılıkla
anne\ babayı modelleyerek şekillendirir. Bu nasıl oluyor diyecek olursanız; Öfkelendiğinde evde
yüksek sesle, bağırarak konuşan bir anne\baba, bir şeyleri kırıp zarar veren bir anne\baba, kapıyı
vurup çıkan bir anne\baba, şiddet uygulayan bir anne\baba… böyle bir ortamda büyüyen çocuk da
ilerde bu davranışlardan en az birini mutlaka yapar. O nedenle çocuklarınıza bir şeyi öğretmenin en iyi
yolu söylemek, yapmasını talep etmek değil, o davranışı sergilemektir.
Ev ortamında birden fazla çocuk varsa adil olmak konusunda özen gösterin. Çocuklarınızı, akıllı\
yaramaz, çalışkan\ tembel, sen büyüksün o küçük (büyük olanında aslında bir çocuk olduğunu
unutmayın) vb…yakıştırmalar yapmayın. Bu onlara kendilerini değersiz hissettirecektir. Sonunda
özgüveni eksik kişiler olarak, paylaşma, başarısızlıkla baş etme vb…bir çok konuda bocalamalar
yaşayacaklardır.
Okula başlayan çocuklarda da sıklıkla gözlemleniyor öfkeli davranışlar. Öfkenin altında yatan gerçek
duygu, yetersizlik duygusu, kaybetme korkusu, sevilme, değer görme isteği… Çocuğun kendini
anlatamadığı, anlatmak istemediği, yüzleşemediği başka bir durum mutlaka oluyor.
Burada da öğretmenlere önemli bir iş düşüyor. Çocukların duygularını anlamak, onlara ders
anlatmaktan daha öncelikli olmalı. Ancak eğitim sisteminin en büyük açıklarından biri. Başarı odaklı
çocuklar yetiştirmek. Sadece bu sebepten her gün kaç çocuk okula mutsuz gidiyor. Öğretmen tutum
ve davranışları, akran zorbalığı, eğitim öğretimde fırsat eşitliğinin olmayışı, okulların rehberlik
birimlerinin yetersizliği, çocukların kendini doğru şekilde ifade etmeyi öğrenmelerine ket vuruyor.
Anlatamayan çocuk, eleştirilen çocuk, kıyaslanan çocuk, etiketlenen çocuk, kabul görmeyen çocuk…
dikkat çekmek için, çoğu kez de bir duyguyu talep etmek için uygun olmayan davranışlarda
bulunuyor. Öfkeli davranışlar bir süre sonra şiddete dönüşebiliyor.

Örneğin arkadaşlarının oyuna almadığı çocuk, çözümü genelde oyunu bozmak da buluyor. Burada
önemli olan çocuğun bu davranışında neye ulaşmak istediğini doğru, objektif bir şekilde yorumlamak.
Çocuğu etiketlemek en kolayı.
Sonra bu çocuklar büyüyor. Baş etmeyi öğrenemedikleri duygularla, hayata karışıyorlar.
Sevgili anne babalar, aile çocuğun en içteki kalesi. En güvenli yeri. Ayırdığınız zaman dilimlerinin
sıklığı, gözlerinizde kendini görmesi, kendini değerli hissetmesi, koşulsuz sevilmesi, duygularını
konuşmayı öğrenebilmesi onu hayata hazırlayan en kıymetli değerler.
Sevgili öğretmenler, gelecek sizlerin elinde. Okullarda öfkeli davranışlar sergileyen çocuklara
dikkatlice bakın. Anlatmalarına izin verin. Yok saymak, görmezden gelmek bir çözüm değil. Bu onlara
verebileceğiniz en büyük ceza. Okul onların ikinci evi olarak gördüğü bir yer olmalı her daim.
Öfkeli bir davranışın altındaki sesi, yardım çağrısını duyarsanız bu çocuklar o zaman hayatta yollarını
bulurlar. Bunu, davranışlarıyla yanlış ifade etmek onları suçlu kılan bir durum değil, müdahale
edilmesi, sorgulanması gereken bir durum.
Her ağladığında eline tablet, telefon verilen bir çocuk bunu ağlayarak istemeyi öğrenir.
Verilmediğinde de öfkelenir. Sonrasında davranışın şiddetini artırır. Burada kişilerin çocuğu değil,
kendisini sorgulaması, değiştirmesi gerekir.
Öfkeli davranışların kaynağı çocuklar değil, farkında olmadan bunu onlara öğreten yetişkinlerdir.
Çocuğun görmek istediği değerdir, sevgidir, ilgidir, güvendir. Bir ihtiyaçtır. Lütfen bu ihtiyaçların her
şeyden öncelikli tutulması gerektiğini bilerek dünyaya çocuk getirin. Bunları bilerek öğretmenlik
mesleğini tercih edin. Çocuklarınızı, öğrencilerinizi bir koşul karşılığında sevmeyin. Sadece sevin.
Zemberek Kuşu’nun Dönüşü

Sohbeti Başlat
Bize Ulaşın
Merhabalar,
Nasıl yardımcı olabiliriz ?