Hikayenin devamına uzun yıllardır dost olduğum arkadaşımın cümleleriyle devam ediyorum.
“ Yaşantımda ulaştığım her şey bir çabanın sonucu oldu. Sevdiğim işi yapıyorum, ekonomik
özgürlüğüm var… Hayatı sınırlarıyla yaşamayı seviyorum.
Geçen yıl bu zamanlarda üzerimdeki kara büyü tamamen kalktı. Yani şimdi düşününce her şey hangi
ara bu kadar hızlıca oldu anlayamıyorum. Sanırım etrafımdaki bir çok arkadaşımın evlenmiş olması ve
yaşımın 40a yaklaşması beni biraz telaşlandırdı, beraberinde yalnızlaştırdı. İnsanları tanımadaki
yetkinliğime, mesleki deneyimimin de etkisiyle fazlaca güveniyordum. Hayatımda düğümlerin arka
arkaya geldiği bir noktada biriyle tanıştım. Uzun yıllar sonra birinin varlığı beni mutlu etmişti.
Doğal olarak da belli bir olgunlukta iki insanın sağlıklı duygular ve ifadeler yaşayabileceğine ihtimal
verdim. Çünkü yaklaşımları benim olmasını hayal ettiğim gibiydi. Sanki ben kaydediyordum
düşüncelerimi sonra yaşıyordum. Ya da bana öyle geliyordu. İki ayrı şehirde olmanın dezavantajlarını
yaşadım. Yoksa çok daha çabuk farkına varabilirdim.
Bir kaç ay sonra aslında ilk işaretler geldi. İşte insan yanılmam dediği noktada büyük hatalar
yapabiliyor. Hiçbir zaman yoğun duygularım olmadı. Fakat çok garip bir şekilde bir şeylerin etkisi
altına girdiğimi ve çıkamadığımı fark ediyordum.
Ara ara olan tartışmaları mesafeye ve iletişim çatışmalara bağlayıp, bulunduğum durumu makul
kılmaya çalışıyordum. Derken aileler arası basit bir tanışma oldu. Olabildiğince basit yaşayan biri
olmama rağmen bazı şeylerin daha özel olması gerekirken, bunları hiç önemsemediğimi fark ettim.
Romantik komedi olacağını düşündüğüm ilişki yavaş yavaş bir korku filmine dönmeye başlamıştı.
Aklımda sorular tanımaya çalıştıkça aydınlanmıyor aksine daha da artıyordu. Bir şeyler normal
gitmiyordu. Akıllıca hareket etmeliydim. Çünkü olmadığım biri gibi davranmaya başlamıştım. Sürekli
gergin… Sanki hep beni takip eden biri vardı. Konuşmaları düşünüyordum. Sürekli beynime bir şeyler
empoze etmeye çalıştığını görüyordum. Ancak benim katıldığım fikirler değildi ve beni çekmeye
çalıştığı yer gitmeyi isteyebileceğim bir yer değildi.
Ne iş yaptığını anlayamıyordum. Bana anlattıklarıyla gerçekler örtüşmüyordu. “Her şeyi biliyorum,
görüyorum. Çok büyük güçler var elimde. Sen sadece beni sevmelisin, sadece bana inanmalısın. O
kadar iyisin ki herkes seni kandırıyor, anlamıyorsun. Sadece bana güvenmelisin. Çünkü biz bir olduk…”
Bunlar ürkütücü geliyordu kulağa.
Bir narsist… Hem de ileri seviye olmaya çok yakın. Duygusal olmanın sırası değildi. Verileri birleştirip
en akıllıca şekilde yolumu ayırmalıydım.
Son bir kez gitmiştim yanına. Alıyor olduğunu söylediği eğitim ve arkadaşlarını görmek için. Benim için
şeffaf olmasını istediğim her konu sır perdesine dönmüştü. Katıldığı eğitimde ben de misafir oldum.
Arka arkaya yaşadığım şaşkınlıklar ve kendimi orada tutmam beni bile şaşırttı. Başka bir ülkeden
geldiğini söylemiş. Etrafındakilere üst perdeden bakan ve konuşan halleri en çok nefret ettiğim şeyler
olarak aklımda kaldı.
İşte orada tanıdım eğitimi veren o harika insanı. Şimdi anlıyorum, bazı kişiler bazı kişileri tanımak için
yaşanması gereken süreçlerden ibaret. Benimki ceza gibiydi. Aklımdan geçen tek şey o an keşke o
eğitimi ben alsaydım. Çünkü onun bunu yapmasını sağlamak için kendimi soktuğum sıkıntı boşuna bir
uğraşmış.
Hemen akabinde tüm dünyada patlak veren corona süreciyle seyrek olan görüşmelerimiz sonlandı.
Benim sandığım kişi ile gerçek çok farklıydı. Kendimi çok suçladım, yüzleşmek, kabul etmek oldukça
zor oldu. Lakin bir şeylerin netleşmesi beni rahatlatmıştı. O da anlamaya başladı kontrolü kaybettiğini.
Bu onu öfkelendiriyordu. Sanki oltaya takılmak üzere olan balığı son dakika yön değiştirmişti.
Elbette ki taktikleri de değişti. Soruları gittikçe manasız oluyordu. “ben olmazsam ne yaparsın?” dedi
bir keresinde. Hayatıma devam ederim dedim. Bu onu inanılmaz derecede sinirlendirmişti. Kendince
cezalandırma teknikleri vardı.
Ancak kendime gelmiştim. Yaşantımın yönünü değiştirmek benim elimdeydi. Hikayeler sürekli
değişiyordu. Sorumluluk almak istemiyor, zora asla gelemiyordu. Yaşamdan istediği onun her şeyini
üstlenecek bir köleydi. O sadece oturup komutlar verecek, etrafındakileri yönetecekti. Hoşuna
gitmeyen biri varsa da iletişimi hemen kesmek için yollar arayacaktı ki sadece kendisine bağlı bir köle
olsun. Ben köle olmak için fazla özgür ruhluyum.
Kimsenin beklentisini karşılamak için yaşam kuramazdım. Süreç beni duygusal açıdan sarstı lakin ben
de tanımaya başlamıştım. Kendisi gibi birine tahammülü yoktu. Hoş gerçi hiçbir şeye yoktu da…
Şizofren ruhlu narsist biri olması gerektiği gibi gitmezdi. Onu üstün, kendimi de ona layık olmayan biri
gibi göstermek, onun yüksek egosunu sarsmamak zor oldu ama oldu. Ve bitti. Bunun kararını ona
verdirtmek için çok uğraştım.
Herkesle iletişimimi kestim. Çevresinden kimse bana ulaşamadı. Aileme de birkaç cümleyle gerçeği
anlattım. Onlarında fark ettiği pek çok durum olmuş.
Sonrasında kendimi yeniden doğmuş gibi hissettim. Kayıplarım içinde en çok zamanıma üzüldüm. Bir
yıl… Kazançlarımı düşünce rahatladım. Kendimi kendimin ellerine verdim. Ailem, işim, arkadaşlarım…
hepsi yerle yeksan olacakken, tüm bağlarımı koparmaya hazırlanan kişilik bozukluğu olan birinden
kurtulmuştum. Ve çok şanslıydım.
Yaşam bana çabamın boşa olmadığını öğretti. Yeni kararlar aldım. Sıraya koydum. Uğradığım maddi
erozyonu toplamak zamanımı alsa da ilk hedefim çok yakında. Almayı çok istediğim bir eğitim, ve
başlamak üzere olduğum bir okul.
Kendim için yaşayacağım bir hayat en doğrusu. Ben insanları mutlu ettikçe mutlu olan biriyim. Bu
benim özelliğim. Birileri sevmiyor diye değiştirmeyeceğim. Birileri beni sevsin diye de
değişmeyeceğim. Sahip olduğum değerlere daha da sarılarak çözüm odaklı değerlendirmeye başladım
birçok şeyi. Yeniden yazmaya başladım. Daha çok gülümsüyorum. Daha da çok dinliyorum insanları,
daha da az konuşuyorum.
Duygularımı seviyorum. Kendimi daha çok eleştirip dalga da geçebiliyorum. Kendimi yıllarca
cezalandırmak diye bir derdim yok. Neden ben diye isyan da etmiyorum. Öğrendiklerimi heybeme
doldurdum yola devam ediyorum…”
Evet böyle bitirdi sohbetini arkadaşım. Onu yeniden tanıdığım gibi bulmak beni mutlu etmişti.
Onun yaşadığı durum toplum baskısı, aile dayatması değildi. Ancak bu toplumda sayısız birçok kişi bu
denli şanslı değil. Anladığında çoktan kabul edenler olduğu gibi, bu benim kaderim diyen bir kitle de
var maalesef.
Hayır!!! Kaderiniz yaptığınız seçimlerdir. Bu hayat sizin ve sizden bir tane var. Zamanla düzelir
dediğiniz davranış bozuklukları zamanla kemikleşir. Ve bir narsisti iyileştiremezsiniz. Sadece kendinizi
kandırdığınız bir hayat yaşarsınız. Hastalıklı ve bağımlı. Yaşam bundan çok daha fazlası… kendiniz için
en doğruyu isteyin ve çaba verin.
''Öfke Duygusu'' Merhabalar Sevgili Okuyanlar,Bu haftaki konumuz kişiliğimizin en kıymetli yapı taşlarından biri olan duygular…
Merhabalar Sevgili Okuyanlar,Bu haftaki konumuz “saygı”. Yine kapsamlı bir konu olduğu için, bahsetmek istediğim alanı…
Merhabalar Sevgili Okuyanlar,Bu hafta sizlerle çevremde çok sık karşılaştığım, başkalarının anlatımlarında da fazlaca tanık olduğumbir…
Merhabalar Sevgili Okuyanlar,Bu haftaki konumuz kaygı. Özellikle okula giden çocuklarda sıklıkla gözlemlenen bir duygu.Peki nedir…
Merhabalar Sevgili Okuyanlar,Bu haftaki konumuz duygular ve iletişim. Oldukça kapsamlı bir konu olan, bütün hayatımız…
Merhabalar Sevgili Okuyanlar,Bugün konumuz eğitimin toplumdaki önemi. Olması gereken sistemden ziyade pek çok insanın halehazırda…