Merhabalar sevgili arkadaşlar. Bu hafta biraz kendimize dönelim dedim. Bu sebeple benim yazarken
çok eğlendiğim bir denemeyi sizlere sunmaktan mutluluk duyduğumu belirtmek isterim.
Yaklaşık 4–5 hafta evvel FARKINTOLOJİ isimli bir yazı paylaşmıştım. Bir eğitime başladığımı ve
kendimdeki yeniden yapılanmayı ifade etmeye çalışmıştım. İlk aşamayı tamamladım. Artık
profesyonel bir yaşam koçuyum.
Şunu özellikle dile getirmeliyim. Başından sonuna sürekli bir şeyler öğrendiğim, bildiğimi sandığım
şeyleri aslında bilmediğim gerçeğiyle yüzleştiğim bir süreç oldu. Yüzleşmek, bu önemli bir kelime.
Yüzleşmek ardından sindirip kabul etmek, en sonunda da harekete geçmek.
Peki neden koçluk okulu? Yani o kadar yer var. Videolar var, gitmeye gerçekten gerek var mı?
Söylemleriniz biraz abartıya kaçmıyor mu diyenleriniz de çıkabilir. Bu da derinlik algısıyla ilgili bir
durum.
Düşünen, anlayan, anlatan, işiten, gören, hisseden her insanın alması gereken, kendi olma
yolculuğunda kendisi için atabileceği en doğru adım ve gidebileceği en doğru yol olduğu için ICA
KOÇLUK OKULU.
Çünkü bu ülke insanlarının farkındalığı yüksek, kendilerini ifade edebilen, kendileriyle barışık, öz
değerleri bir başkasının lütfunda olmayan bireylere ihtiyaç duyduğu için.
Neden bu eğitim Klinik Psikolog Erkan Çifte’den alınmalı?
Yaşayan her canlıya değer verdiği için. Çalıştığı bütün alanlarda yetkinlik ve yeterlilikleri ileri seviyede
olduğu için. Anlamayı, yorumlamayı, dinlemeyi, öğretmeyi önemsediği için. Kendi geliştirdiği yöntem
ve uygulamalarla özgün sunumlar yapabildiği için. İlkelerinden ödün vermediği, duruşu ve davranışları
arasında ki inanılmaz tutarlılık için. Bulunduğu ortamlarda insanlara üst perdeden konuşmayıp,
herkesin kendisini ifade edebileceği bir eşitlik sağlayabildiği için. Akıcı ve düzgün bir diksiyona sahip
olup, anlaşılır ve net bir dil kullandığı için. Başta kendisi ve değerli ICA çalışanlarının her durumda
ulaşılabilir kişiler olduğu için. İlk merhabadan itibaren aidiyet hissettirdikleri için.
Onunla olan yolculuğunuz başladığı andan itibaren yorumladığınız yaşamın gerçeğin küçük bir parçası
olduğunu anlayacak, her şeyi süzgeçten geçirme ihtiyacı duyacaksınız. Ve kendinizi yeni kararlar alıp,
uygulamaya başlarken bulacaksınız.
Yaşamda yolunuza doğru kişiler çıktığında yayabildiğiniz ışık gerçekten çok başka oluyor. Bu eğitim ilk
ama ilk önce kendiniz için. Yaşam FARKINDALIKla başlıyor.
Bu eğitimden kendi adıma çok fayda gördüm. Heybemde bir sürü yeni kelime, öğreti. ANLAMAK öyle
sihirli bir kelime ki… Sadece kelimelerin anlamını bilmekle olmuyormuş. O tanımın karşındaki için
anlamı, senin için anlamı, işte boyutlar arası geçişi bu sağlıyor.
“En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir, birbirini anlamayan.” diyor ya Can Yücel. Çok güzel
anlatıyor aynı dili konuşmanın ehemmiyetini. Bu harika bir hissiyat. Anlaşılmak, anlayabilmek büyük
lüks. Kendini doğru anlatabilmek, aynı kelimelerin dışına çıkmak. Muazzam bir keyif.
İşte tüm bu gerekçelerden dolayı her insan kendisine yatırım yapmalı ve bir adım atmalı.
Yörüngesinden çıkmalı, farklı dünyaları başka gözlerle görmeyi öğrenmeli. İçindeki boşlukları, bilgiyle,
bilinçle, deneyimle doldururken derinlerindeki küçük çocuğu iyileştirip, geçmişi affedip, şimdide
kalabilmeli.
Düşünsenize sadece bir hayatınız var. Bunu nasıl doldurmak istersiniz? Şimdi geyik yapacak olanlar
olacaktır. Para, şan, şöhret ya da son model bir araba, kendinize ait bir adada refah içinde yaşamak…
daha da uçlara gitmek mümkün. Ben bundan bahsetmiyorum. İnsanın kendini tamamlaması.
Bahsettiğim tam olarak bu. İnsanın kendini araması. Bu bir felsefe veyahut da edebiyat yapmak değil.
Çünkü bunlar yapılan şeyler değildir bir yaşam biçimidir.
Kaç kişi sorguladı yaşamında hayatın anlamını, varoluş amacını? Mutlu olmayı maddeye bağlamanın
doğruluğu kim tarafından ortaya atıldı? Doğru ya da yanlış nedir ki? Toplum ve birey kavramları
nerede birleşiyor? İnsan olarak doğuyoruz peki hayatımızın her döneminde insan kalabiliyor muyuz?
Neyi istiyoruz, neyi özlüyoruz? Sevmeyi gerçekten biliyor muyuz? Peki neyi seviyoruz? Sahip olunan
nesneleri mi, başarıyı mı yoksa maskelerin altında ki en özdeki kişiyi mi? Güç nedir? Yaşamınızın
dümeni kimin elinde? Kim için yaşıyorsunuz hayatınızı, ne için? vb… sayısız sorular.
Ne yani bu eğitim de bunları mı öğreneceğiz? Hayır. Bu eğitim sizin yerinize soru sormayacak, sizin
yerinize düşünmeyecek. Bu eğitimle soru sormayı siz kendinize öğreteceksiniz. Düşünmeyi belki de ilk
kez bu denli ciddiye alacaksınız. Kendinize adım atmayı, kabuklarınızı kırmayı, anlaşılmanın
anlamaktan geçtiğini, kendini anlamanın yaşamı anlamaktaki en önemli adım olduğunu
öğreneceksiniz. Karar vereceksiniz.
Ettirgenlik fiili olmadan sadece siz, kendiniz, 1.tekil kişi. Sen bulabildin mi hangi zamirde gizlendiğini?
Ve ben, bunları yazan Zemberek Kuşu… Sakladığım kendime uzattığım eli tutunca. Hatırladım nasıl
özgür olunduğunu. Sevgiler.
Zemberek Kuşu’ nun Dönüşü