Yeni Bir Güne….
Bugün, yeni bir gün…
Evet, hemen her gün bu cümleyle uyanıyorum son zamanlarda… Ama sevmeye başladım bunu. Böyle söyleyince kendi kendime, daha bir anlam kazanıyor zaman… Zamanın içindeki insanlar, yaşadıklarım, yaşamak istediklerim, özlemlerim.
Özlemlerim derken, aniden çağrışım yapanları diyorum. Yani bir olayı yaşarken, başka bir durumu hatırlamayı kastediyorum.
Yoldan geçerken gayri ihtiyari gözünüzün iliştiği bir çocuğun size gülümsemesi ve aynı şekilde sizin de ona gülümsüyor oluşunuzdan hemen sonraki durumdan bahsediyorum. Eğer bir anne veya baba iseniz, hemen ardından kendi çocuğunuzun gülümseyişini anımsarsınız. Ya da değilseniz, içinize çöken hafif bir sancı sıkıştırır sizi… Olmasını istediğiniz bir şeye duyduğunuz özlem.
Elbette ki bu her zaman böyle olmaz. Yani hatırlamak, her daim üzünçlü bir duygu durumuna dair değil de güzel anlara dair de olabilir. Ne bileyim bir çiçeğe baktığınızda, hele ki sevdiğiniz bir çiçek, bir ağaç ise size anlatacak çok hikayesi, anımsatacak çok anısı vardır emin olun.
Bahçesinden elmalar, dutlar kopardığınız evden tutunda, çamurdan oyuncaklar yapıp oynadığınız, ağaç dallarını kırıp, at yapıp koşturduğunuz zaman kadar eski fakat eskimeyen anılara götürebilir… Bir renk, bir koku, özlemden bir elbiseyle içinizi sarabilir.
Eski evinizin önünden geçerken, yaşamış olduğunuz anıların gözünüzün önünden film şeridi gibi geçmesi ve ne zaman oradan geçseniz aynı hissiyatın sizi sarması, saracak olması…Belki de artık yaşamınızda bir daha görmek şansını elde edemeyeceğimiz insanların izlerini taşıyan o eski evler, bahçeler, içtiğimiz çaylar… Ve bütün bu cansız objelere yüklediğimiz, canlı yaşanmışlıklar…
Bir de geçmişten gelmiş gibi, daha önce tanımış gibi, hep birine benzettiğimiz insanlar vardır. Sanki içinizi okur gibi, içinizde kalan, kendinizin bile umudu kestiği hikayelerin başkahramanı yapıverir. Yani öyle iyi hissettirir ki sizi, siz zaten bir hikayenin içinde buluverirsiniz kendinizi…
Geçmiş, gelecek, şimdi ne varsa konuşmak istersiniz. Okul yıllarındaki en yakın dostunuz oluverir, özlemini çektiğiniz bir abi, abla… Yaşamınızda ki sizi özgür kılan diliniz… Hadi yapalım dediğinizde, hadi diyen deli tarafınız oluverir…
Yani bazı insanlar, olmak istediğiniz sizi, özlediğiniz sizi anımsatabilirler… Bir cümle, bir bakış, yapılan bir espri bile sizi çok başka bir yere götürebilir.
Yaşam öyle mucizevi bir sanattır ki… Özlediklerimiz başka şekillerde, başka biçimlerde, suretlerde… İnanın buna. Hep bizimle…